Nüve: Bu merkezin kuruluşu “Üniversitelerde bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılaşması ve ihtisaslaşması” adı altında bir proje ile ilgili. Bu konuda bilgi verir misiniz?
Prof. Dr. Ertuğrul Kaya: Yüksek Öğrenim Kurulu (YÖK) 5-6 yıl önce üniversitelerin bölgesel kalkınmaya destek olması adına özellikle yeni kurulmuş üniversitelerin belli bir alanda ihtisaslaşması için bir program başlattı. Bu ilk beş üniversiteden biri de Düzce Üniversitesi’ydi. Düzce Üniversitesi’ne sağlık ve çevre konusunda ihtisaslaşma alanı seçildi. Üniversitemiz yönetici ve akademisyenleri geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanındaki tıbbi bitki ve ara ürünlerin üretimiyle bölgesel kalkınmaya, vatandaşın kalkınmasına destek olmayı hedefledi. Aynı zamanda iyi bir geleneksel tıp merkezi kurarak hem merdiven altı olarak yapılan uygulamaları bilimsel olarak yapmayı, hem de bu uygulamalardan modern tıbba entegrasyona uygun alanların kanıta dayalı olarak ispatını sağlamayı da hedefledi. Bu amaçla yapılan çalışmalarda artık sona doğru gelindi. Beş yılı tamamladık. Şu anda bu proje kapsamında Türkiye’nin en iyi ve en işlevsel geleneksel ve tamamlayıcı tıp merkezi kuruldu ve çalışır hale getirildi.
Nüve: Bu proje için ne kadar süre hedeflenmişti?
Prof. Dr. Ertuğrul Kaya: YÖK projeler için süreyi 5 yıl olarak hedeflemişti ve şu anda 5 yıl bitti. Düzce Üniversitesi’nde bu proje tamamlandı ve hedeflenen seviyede amacına ulaştı. Projenin tamamlanmasıyla YÖK’ün verdiği AR-GE desteği bitti, merkezimiz normal işleyiş sürecine devam ediyor.
Nüve: Proje sizce başarılı oldu mu?
Prof. Dr. Ertuğrul Kaya: Başvuru yapan üniversiteler arasında seçilen ilk 5 üniversiteden biriydik. Program başarılı oldu. Bu bir pilot uygulamaydı. Daha sonra program iki yıl takip edildi. Başarılı olunca 5 üniversite daha eklendi. Şu an 15 üniversite bu proje kapsamında çalışıyor. Düzce Üniversitesi geleneksel tıp alanında şu anda Türkiye’nin en iyi üniversitesi. Türkiye’nin geleneksel tıp alanındaki bütün preklinik, klinik araştırma ihtiyaçlarını karşılayabilecek merkezi burada kurduk.
Nüve: Geleneksel tamamlayıcı tıp nedir? Hayatımızdaki önemi ve gerekliliği nedir?
Prof. Dr. Ertuğrul Kaya: Muhtemeldir ki insanoğlu ilk var olduğu andan itibaren sağlık ihtiyacı olmuştur ve bir şekilde bu ihtiyacını karşılamıştır. Eski tarihlerden kalma kanıtlar bize insanların çevresindeki nesneleri tıbbi amaçla kullandığını göstermektedir. Özellikle tıbbi bitkilerden çok faydalanılmıştır. Örneğin afyondan elde edilen morfinin ağrı kesici, hafif anestezi olarak kullanımına dair 4000 yıllık kanıtlar bulunmaktadır. Yine ilk profesyonel ilaç olan aspirinin etken maddesi söğüt kabuğudur. Söğüt kabuğunun ateş düşürücü ve ağrı kesici olarak kullanıldığına dair binlerce yıllık kanıtlar bulunmaktadır. Bu bize şunu gösteriyor; insanoğlunun çok eski çağlardan beri tıbbi ihtiyaçları olmuş ve bunu bir şekilde gidermiştir. Modern tıp tarihi ise çok eski değildir. Kesin bir tarih veremesek de yaklaşık 100–150 yıllık bir modern tıp tarihi bulunmaktadır. Modern tıp bilimi kanıta dayalıdır ve oldukça başarılıdır. Fakat binlerce yıllık bir tıp tarihini düşündüğümüz zaman bu çok kısa bir tarihtir. Henüz insanların bütün ihtiyaçları için modern tıp çözümleri üretilebilmiş değildir. Çözümü yetersiz ve tedavisi bilinmeyen hastalıklar bulunmaktadır. Böyle durumlarda insanoğlu biraz da fıtri ihtiyacı gereği bulduğu çareye sarılmaktadır. Bu durum, beraberinde bilinçsiz ellerde suistimali getirirken bilinçli yapıldığında fırsatları da doğurmaktadır. Yani konuyla ilgili avantajlar ve dezavantajlar bulunmaktadır. Geleneksel tıp, Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre; nedensel olarak izahı yapılsın ya da yapılamasın, insanların geçmişten beri kullandıkları tıbbi tekniklere denilir. Burada yaptığımız şey eskiden elde edilmiş tecrübelerin ve bilgilerin yeni bilgilerle harmanlanarak mümkünse kanıtlanması. Kanıta dayalı kullanım, aklın bize önerdiği şeydir aslında. Biz bu merkezi bu amaçla kurduk. Bizim buradaki görevimiz, yanlış ve suiistimal uygulamaları ayıklayıp doğru uygulamaları insanların faydalanacağı bir şekle getirebilmektir. Merkezimizde hekimler tarafından Sağlık Bakanlığı’nın uygun gördüğü şekilde akla, mantığa ve bilime uygun olarak tıbbi hizmetler veriliyor. Yaptığımız uygulamalarla ilgili AR-GE çalışmalarını mutlaka yapıyoruz. Türkiye’de geleneksel tıp alanında aktif bilimsel üç dergi var. Birisini bizim merkezimiz çıkarıyor. Bizim dergimiz, uluslararası hakemli bir dergi olan Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Araştırmaları Dergisi (International Journal Of Traditional and Complementary Medicine Research). Biz geleneksel tıbbı modern tıbbın ilkelerine uygun olarak yürütmek için gayret ediyoruz.
Nüve: Çalışmalarınızı mümkün olduğunca kanıta dayalı olarak yaptığınızı söylediniz. Kanıtlamak mümkün olmadığı zaman ne yapıyorsunuz?
Prof. Dr. Ertuğrul Kaya: Geleneksel tıbbın modern tıptan farklı olan yönü; kanıtlanmamış olan yöntemlerin de kullanıyor olması. Bu dünyada da böyle. Dünya Sağlık Örgütü de bunu kabul etmiş durumda. Tıbbın genel ilkesi, önce zarar vermemek üzerine kuruludur. Biz önce hastaya zarar vermemek için gayret ederiz. Sonra da uygulamanın faydası olacak mı diye bu çalışmaları yaparız. Elbette kanıt varsa bu en güzeldir. Kanıt yoksa da bunlar belli ilkelerle kullanılabilir. Çünkü insanı kandırmadan, hastaya zarar vermeden hastanın talep ettiği bir hizmeti vermek önemli. Örneğin hasta sülük tedavisi olmak istiyor ve biz bunu bilimsel olarak yapmazsak, merdiven altı tabir ettiğimiz yerlerde yaptıracak ve orada da suiistimal durumu söz konusu olacak. Hasta belki zarar görecek ve nitekim bunun örnekleri var. Biz, eğer tedavi onun için zararlıysa kişiye bunu izah ediyoruz. Kişinin başka bir hastalığı varsa önce onu tedavi ediyoruz.


Nüve: Peki kanıtlayamadığınız bir şeyi uygularken zarar verip vermediğini nasıl anlıyorsunuz? Biraz daha açabilir misiniz konuyu?
Prof. Dr. Ertuğrul Kaya: Burada önemli olan, karşı tarafın talebidir. Şöyle açıklarsam belki daha anlaşılır olur. İnsanlar bazen tıbbi ihtiyaç olmayan bazı amaçlar için de tıbbi işlemler yaptırabiliyor. Örneğin; botoks uygulaması. Vatandaş daha genç görünmek için bunu istiyor. Ama bu hasta için tıbbi olarak zorunluluk değil. Burada bir tıbbi ilaç uygulaması hatta zehir uygulaması yapılıyor ve bu tıbbi bir uygulama olarak yapılıyor. Verdiğimiz örnekteki gibi kişinin talebi uygun olduğunda, bunu usule uygun olarak ve hastaya zarar vermeden uyguluyor ve ihtiyacını gideriyoruz.
Nüve: Bu merkezde yaptığınız uygulamalar neler?
Prof. Dr. Ertuğrul Kaya: Biz bu merkezi kurarken özellikle merdiven altı uygulamaları engellemeyi, insanlara zarar vermeden bu hizmetleri yapmayı ve bu işin AR-GE’sini yapmayı hedefledik. Bu nedenle, burada sadece uygulama hizmetleri verilmiyor. Burada preklinik ve klinik araştırma hizmetleri de veriliyor. Alt katımızı preklinik AR-GE, üst katı da klinik araştırma merkezi olarak kurduk. Klinik araştırma merkezinde, yönetmeliklere uygun olarak insan araştırmaları yapılıyor. Preklinik merkezinde ise klinik öncesi moleküler düzeyde hücre kültürlerinde çalışmalar yapılıyor.
Bu kapsamda baktığımızda, aslında dağdan, tarladan bitkiyi toplayıp ilaç yapabilecek potansiyeli oluşturduk. Profesyonel bir ilacı yapabilecek bir yapıya kavuştuk. Örnek vereyim size; bir kişi bir bitkinin tansiyon hastalığına iyi geldiğini tecrübe etmişse ve bu bilgi o bölgede biliniyorsa, biz o bitkiyi alıp ekstraksiyonunu yapıp içindeki maddeleri tanımlayıp, dozlarını ve yetki mekanizmasını belirleyip gerek tıbbi bir ürün gerekse geleneksel tıbbi ürün olarak profesyonel bir şekle dönüştürebilecek tüm alt yapıya sahibiz. Bu çok önemli bir ihtiyaçtı ülkemizde.

Nüve: Peki burada hangi geleneksel tıp uygulamalarını yapıyorsunuz?
Prof. Dr. Ertuğrul Kaya: İnsanların bir kısmı tıbbi ihtiyaçları için modern tıptan fayda görüyor fakat bir kısmı da fayda göremiyor. Bu fayda göremeyenler bir arayış içinde oluyor. Hastalarımızın bir kısmı bu nedenle bize geliyor. Diğer bir kısmı daha sağlıklı yaşamak için ve modern tıpta fayda görebileceği halde geleneksel tıbba daha fazla ilgisi olduğu için geliyor. Merkezimizde kupa tedavisi, sülük tedavisi, akupunktur, hipnoz tedavisi, larva tedavisi, ozon tedavisi, mezoterapi, apiterapi, müzik tedavisi ve fitoterapi verdiğimiz poliklinik hizmetlerimiz bulunmaktadır.
Nüve: Merkezinizde hangi laboratuvarlar var ve bu laboratuvarlarda ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Prof. Dr. Ertuğrul Kaya: Hücre kültürü laboratuvarında; ürünün güvenliği için sitotoksisite çalışmaları, ürünlerin kansere karşı etkinlik çalışmaları en çok yapılan uygulamalardır. Molekül analiz laboratuvarında; bir ürünün ya da yöntemin DNA/RNA ve protein miktarları üzerindeki etkileri araştırılıyor. Mikrobiyoloji laboratuvarında; ürünlerin kontaminasyonu, mikrobiyolojik üreme var mı yok mu, raf ömrü tespitleri yapılıyor ve ayrıca anti viral etkileri araştırılıyor. Ekstrasyon laboratuvarında, tıbbi amaçlı üretilmiş ürünlerin (bitkilerin) ekstraksiyon teknikleri ile ilgili araştırmalar yapılarak en iyi ekstraksiyon yöntemi geliştiriliyor. Analiz laboratuvarında ise bu ürünlerin içerik analizlerine yönelik çalışmalar yapılıyor.
Nüve: Nüve ile nasıl tanıştınız öğrenebilir miyiz?
Prof. Dr. Ertuğrul Kaya: Branşımın tıbbi farmakoloji olması nedeniyle uzun yıllardır laboratuvarlardayım. Farmokoloji laboratuvar alanında daha çok hizmet veren bir branştır. Laboratuvar branşında olduğumuz için her zaman uygun fiyatlı, işimizi uygun bir şekilde görecek ürünlerin arayışı içinde oluruz. Bu aşamada Nüve’den haberim vardı. Bu merkezden önce de çalıştığım laboratuvarlarda Nüve ürünlerini hep kullandım. Türkiye’de laboratuvarda çalışıp da Nüve’yi bilmeyen, tanımayan pek olmaz. Nüve’nin hizmet ağı çok yaygın. Benim bir laboratuvar geçmişim olduğu için bizim tanışıklığımız öncesinden. Bundan 15–20 sene evvel asistanlığımı yaptığım Denizli’de de Nüve ürünleri vardı. Kısacası, Nüve’nin ürünleri ile neredeyse her yerde karşılaşıyorsunuz.
Nüve: Merkezinizde bulunan laboratuvarlarda hangi Nüve ürünleri var?
Prof. Dr. Ertuğrul Kaya: Bizde Nüve’nin epey cihazı var. Herhâlde Nüve’nin tüm cihazlarını aldık. MN 120 Mikrobiyolojik Güvenlik Kabini, DF 590 -86°C Derin Dondurucumuz var. Hücre kültürü laboratuvarında iki tane EC 160 Karbondioksit İnkübatörü var. Çok eskiden kalma ama halen kullandığımız CN 090 Santrifüj ve NF 1200R Soğutmalı Santrifüj mevcut. Sterilizasyon işlemlerinde kullandığımız birkaç tane otoklav var. NC 90M bunlardan biri. Bunların dışında iki tane KD 400 Kurutma Dolabı, ES 120 ve ES 252 Soğutmalı İnkübatörler ve TK 120 Test Kabini cihazlarımız mevcut.
Nüve: Ürünlerimizden memnun musunuz?
Prof. Dr. Ertuğrul Kaya: Ben Nüve’den çok memnunum. Biz bir laboratuvar cihazını alırken belli kriterleri bekleriz. Öncelikle cihazın sorunsuz bir şekilde uzun yıllar bizim işimizi görmesi gereklidir. Fiyatının uygun olması aynı zamanda arıza durumlarında ve yedek parça ihtiyaçlarında servis hizmetlerinin iyi olması önemli. Nüve bunların hepsini karşılıyor. Nüve’nin cihazları açıkçası çok uzun ömürlü. 30 yıldır kullanılan cihazları var. Çok fazla arıza çıkarmaması ise bizim açımızdan bir avantaj.
Nüve: Teknik servis hizmetimizi nasıl buluyorsunuz?
Prof. Dr. Ertuğrul Kaya: Teknik servis hizmeti konusunda da şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Her ihtiyaç duyduğumuzda teknik servisi hep yanımızda bulduk. Bizim için çok büyük bir lüks bu. Çünkü genelde servis durumlarında sıkıntılar olur. Çalışmalarımız durur. Ama bizim öyle bir sıkıntımız olmadı. Eskiden beri burada (Düzce’de) bayiniz yokken bile aynı gün ya da ertesi gün servis için geldiler. Yabancı markalarda hep servis sorunu yaşıyoruz. Servis ağı olmadığı için hizmet alamıyoruz. Bu nedenle servisin sürdürülebilirliği çok önemli. Bu konuda gerçekten şanslıyız ve Nüve’den memnunuz. Ürünler de görevini sorunsuz yerine getiriyor. Fiyatlar da gayet uygun. İhale mevzuatı gereği yerli ve ekonomik ürünü tercih etmek zaten mantıklı. Nüve ürünleri bizim bütün kriterlerimizi karşılıyor.
Nüve: Hızlı, kaliteli ve sürdürülebilir servis hizmeti, Nüve’nin üretime başladığı ilk zamanlardan beri olmazsa olmaz politikasıdır.
Prof. Dr. Ertuğrul Kaya: Sürdürülebilir büyümenin gerekliliği budur bence. Çok iyi reklam yapabilirsiniz, çok iyi satış yapabilirsiniz ama servis hizmeti iyi değilse bir süre sonra kimse ürününüzü almaz. Çünkü bu sektör gelip geçici bir sektör değil. Bu ürünü alacak kişiler sayılıdır. Ben buradan başka bir yere gitsem de yine alıcı benim. Laboratuvar sorumlusu olanlar, bu işi yapan kişilerdir. Bir kez onların gözünde kara listeye girdiğinizde bu listeden çıkmak zordur. Başarılı olan sadece servis ağı değil, Nüve ürünleri de işlevlerini tam olarak yerine getiriyor. Bu o kadar önemli ki.
Nüve: Siz değerli bilim insanlarının Nüve’yi tercih etmesi bizi onurlandırıyor. 106 ülkeye ihracat yapan bir Türk firması olarak kendi ülkemizde desteğinizi arkamızda hissetmek bize güç veriyor. Peki bayimiz Yaman Tıp hakkında düşünceleriniz nedir? Çalışmalarından memnun musunuz?
Prof. Dr. Ertuğrul Kaya: Biz bayinizden çok memnunuz. Rahatsız olduğumuzda da onu da açık bir şekilde söylüyoruz. Ben ne zaman telefon etsem en geç bir gün içinde geldiler ve sorunlarımız çözüldü. Cihazın çalışması için gerekli elektrik hattı çekilecekse bile bize yardımcı oluyorlar. Bu konuda özellikle Yunusemre Bey’in gayreti çok fazla. Bir teknik servisten beklediğimiz hizmetin fazlasını yapıyorlar. Sanki bizim hastanemizin teknik servisiymiş gibi bir hizmet görüyoruz.
Nüve: Bize verdiğiniz değerli bilgiler ve ayırdığınız zaman için çok teşekkür ederiz.